Ağız boşluğu içinde yer alan yumuşak doku (yanak, damak, dil, dudak gibi) ve sert dokuları (dişler, kemikler) ilgilendiren her türlü rahatsızlığın teşhisini ve cerrahisini lokal anestezi, genel anestezi veya sedasyon anestezisi altında ameliyathane ortamında operasyonlar yaparak gerçekleştiren bir bölümdür.
Yirmi yaş dişleri diş dizisinin en arkasında yer alan, üçüncü büyük azı dişleridir. Genellikle yirmili yaşlarda süren bu dişler çoğu zaman çenedeki yer darlığı, sürme pozisyonundaki sapma veya ilgili bölgedeki kemik yoğunluğu gibi sebeplerle kısmen çıkmakta (sürmekte) veya çene kemiği içinde gömülü durumda kalmaktadır.
HAYIR, ağızda tamamen sürmüş durumdaki 20 yaş dişleri, rahatça temizlenebilir durumdaysa ve üzerlerinde herhangi bir derin çürük oluşumu yoksa çekilmelerine de gerek yoktur. Ancak diş ipi ve fırçasıyla rahatça temizlenemeyen, üzerlerinde tedavi edilemeyecek durumda çürüğü olan ve yanağa ya da dile doğru sürüp kişinin istemsiz olarak yanağını, dilini ısırmasına yol açan 20 yaş dişlerinin çekilmeleri gerekmektedir.
HAYIR, ancak kısmen sürmüş olan 20 yaş dişleri rahatça temizlenemedikleri için kolayca çürüyebilmekte, ağızda kötü kokuya sebep olmaktadır. Tamamen kemik içinde kalıp süremeyen 20 yaş dişleri ise hemen yanlarında bulunan ikinci büyük azı dişinin köklerine yaslanarak o dişe zamanla zarar verebilmekte veya kimi zaman etraflarında kist oluşturabilmektedirler. Bu tip enfekte olup ağrıya ve apseye yol açmaları halinde hemen çekilmeleri gerekirken, herhangi bir sıkıntıya sebep olmuyorsa doktorunuz tarafından kontrol altında tutulmalı ve gerek görülürse çekilmelidirler.
HAYIR, 20 dişleri olmayan kişilerde de çapraşıklık görülmektedir. Çünkü tüm dişlerimizin öne doğru hareket etme eğilimi vardır. Kesici dişler arasındaki temas bozukluklarında çapraşıklık söz konusu olur. Bunu düzeltmek için tedavi planlanmış ve tüm dişlerin geriye hareket ettirilmesi söz konusuysa 20 yaş dişleri çekilmelidir.
Çekim yapılan bölge üzerine yerleştirilen tampon kanamayı durdurmak içindir. Dolayısıyla yarım saat süreyle tamponun ısırılması gerekmektedir. Bunun yanı sıra 24 saat süreyle çok sıcak yiyecekleri, alkol-sigara ve asitli içeceklerin kullanılmamasına özen gösterilmelidir. Çekim sonrasındaki gece yüksekçe bir yastıkla yatılmalı ve kesinlikle ağrı kesici olarak aspirin ve benzeri ilaçlar kullanılmamalı, doktorun önerdiği ilaçlar kullanılmalıdır. Eğer cerrahi bir çekim veya zor bir çekim yapıldıysa, çekim yapılan bölgeye dışarıdan aralıklı olarak buz uygulanmalıdır. Buz doğrudan cilde uygulanmamalıdır.
Diş çekimi sonrasında yüksek ateş, durmayan kanama, kötü koku ve ağrılı kızarıklık ile şişkinlik şikâyetiniz varsa, diş çekiminden 4-5 gün geçmesine rağmen tükürükle karışan kan, şişlik ve ağız açmada zorlanma gibi şikâyetler halen devam ediyorsa, derhal doktorunuza başvurun.
HAYIR, dişlerin kök uçlarında oluşan kistler eğer başlangıç aşamasındaysalar diş çekimine gerek kalmadan tedavileri yapılabilmektedir. Bunun için bu tip dişlere öncelikle kanal tedavisi uygulanmakta, daha sonra da lokal anestezi altında kök ucuna yapılan cerrahi müdahaleyle problem ortadan kaldırılarak dişin uzun süre ağızda kalması sağlanmaktadır.
EVET, implant yapılırken en önemli kriter implantın kemikle kaynaşmasını engelleyecek sistemik bir rahatsızlığın bulunmaması ve implant yapılacak bölgede yeterli kemik desteğinin olmasıdır. Ancak sistemik yönden diyabet (şeker hastalığı) gibi iyileşmeyi engelleyecek bir hastalık, eğer ilaçlarla kontrol altında tutuluyorsa, implant uygulanması bir engel oluşturmamaktadır.
Her hastada olmasa da bazı hastalarda protez öncesi cerrahi bir müdahale yapmak gerekli olabilir. Özellikle uzun zaman önce dişlerini kaybetmiş veya bire yaştaki hastalarda, ağızda protezin oturacağı kemik alan olmayabilir. Kimi zaman da eski protez ağızda vuruklara ya da birtakım doku düzensizliklerine sebep olabilir. Dolayısıyla bunlar düzeltilmeden sağlıklı bir ölçü alıp, uygun bir protez yapmak mümkün olmayacaktır.
Ağız cerrahisi ameliyathane koşullarında ve steril bir ortamda bu konuda uzman olan kişiler tarafından yapılmaktadır. Çoğunlukla lokal anestezinin, yani ilgili bölgenin iğne yapılarak uyuşturulmasıyla gerçekleştirilen ağız içi cerrahi müdahaleler, kimi zaman da hastalara genel anestezi (narkoz) veya sedasyon yöntemiyle yapılabilmektedir.
Genel anestezi, hastaya damar içi ilaçlar ve bayıltıcı gaz verilerek narkoz halinin sağlandığı anestezi tipidir. Çoğunlukla korku ve endişeli hastalarda, mental retarde (zihinsel engelli) kişilerde ve lokal anestezinin yeterli olmadığı vakalarda tercih edilmektedir. Sedasyon ise hastaya sadece damar içi ilaçlar verilere uyur halin sağlandığı anestezidir. Sedasyonun uyuşturucu etkisi yoktur; dolayısıyla cerrahi yapılacak bölgenin uyuşması için hastalara ayrıca lokal anestezi de yapılmaktadır.
İlgili bölge üzerine konan tampon 30 dk. sıkıca ısırılmalı, tampon değiştirilmemeli ve daha sonra aksi söylenmedikçe tekrar tampon koyulmamalıdır. Operasyonu takiben 2 saat bir şey yenilip içilmemeli (verilen ilaçlar hariç), 2 saatin bitimini takiben ilk gün sadece ılık ve yumuşak gıdalar tercih edilmeli (püre kıvamında). Çok sıcak, taneli, asitli, sert gıda tüketiminden uzak durulmalıdır. İlk 24 saat alkol ve sigara tüketilmemeli. Sigara, operasyon bölgesinde oluşan pıhtının bozulmasına ve yara bölgesinin iltihaplanmasına neden olabilir. Kanamanın 6 – 24 saat hafif bir sızıntı şeklinde sürmesi normal kabul edilmektedir. Biriken kan, tükürülmemeli yutulmalıdır. Ancak aşırı bir kanama varsa ya da belirtilen süre aşılmışsa kanama bölgesine tampon koyun, ısırın ve doktorunuza başvurunuz. Operasyonu takiben ağrı, yüzde şişlik, ciltte morarma, ağız açıklığında kısıtlılık gibi durumlar gözlenebilir. Bu durunlar ile karşılaşılması normaldir. Olağan dışı bir durumda hekiminize danışmaktan çekinmeyin, kendiniz çözüm üretmeyin.
Haber, Duyuru, ve her türlü gelişmeden haberdar olmak için e-bülten aboneliğini yaptırınız